13 Aralık 2014 Cumartesi

Kgb işi


UNUTTUK MU?
Gerçi bir zamanlar dünyanın en korkulan, en acımasız gizli servisi olan KGB resmen ortadan kalktı ama örgütün yapısının gayri resmi olarak gayet aktif ve canlı olduğu ve Rus devletine hizmet vermeyi sürdürdüğü biliniyor.
Geçmişte onların yaptığı ortaya çıkarılan her suikasttan sonra bütün dünyada ve Türkiye'de kalp krizi görünümü veren zehrin nasıl verildiği günlerce tartışıldı.
Şimdi nedense o tartışmalar kimse tarafından hatırlanmıyor. Cevabı ben verecek değilim; o yüzden sadece kuşkulandığım soruyu ortaya atmalıyım: "Şimdi 'O zehir, bu zehir izi bulundu ama zehirlenerek öldürülmedi' sonucuna bilimsel diyorsak, o zaman Özal'ın kalp krizi görünümü veren ve eskiden KGB'nin kullandığı türde bir zehirle öldürüldüğü şüphesi de araştırılamaz mıydı?"
Bunun araştırmasının nasıl yapılacağını, hangi metotla inceleneceğini ve nelere dikkat edileceğini dünyada en iyi bilen insanlar bugün Rusya'da devlet emrinde çalışmaktalar. Eğer Başbakan Erdoğan bu konuda yardım etmesini Putin'den isteseydi Ruslar gayri resmi kanallardan bu yardım işini yaparlar ve Özal esrarı da kesinlikle çözülürdü.

SUİKAST UZMANLARI
KGB'nin tarihine baktığımızda, bu zehrin hedef seçilen kurbana veriliş yöntemi konusunda KGB ajanlarının hayli yaratıcı oldukları görülüyor. Örneğin, bir kurbanın her sabah kullandığı diş macunu tüpüne bu zehirden konulmuş ve kurban sabah dişini fırçaladıktan kısa süre sonra ölmüş.

ZEHİRLİ ŞEMSİYE
Bulgar gazeteci Georgi Markov ise bir gün sokakta yürürken yanından geçen ve elinde şemsiye taşıyan adama hiç dikkat etmedi. Zaten etmesi için de bir neden yoktu.
O gayet sakin yürümekte olan KGB ajanı, sivri ucuna zehir sürülmüş şemsiye taşıyordu. Ve Bulgar gazetecinin yanından geçerken şemsiyesinin ucunu adamın bacağına dokundurdu. Bulgar gazeteci bir süre sonra yolda öldü.

CIA VE MOSSAD DA DEVREDE
Rusların zehirle suikast işinde ustalaştıkları belli olunca CIA ve MOSSAD da konuyu incelemeye aldılar. Hangi zehirlerin etkili bir şekilde nasıl kullanıldığını araştırdılar.
CIA bu metodu Küba Lideri Castro'yu öldürme girişiminde kulandı. Küba liderinin puro düşkünlüğünü bilen CIA, zehre batırılıp bekletilmiş olan tütün yapraklarından yapılmış purolardan bir kutu hazırlattı ve Latin Amerika ülkelerinden bir tanesinden hediye olarak Castro'ya göndertti.
Ancak Küba lideri, puro konusunda neredeyse dünya çapında bir uzmandı. Gönderilen puroları bir defa kokladı ve onların beklenen kalitede olmadığını anladı. Tütünler olması gerektikleri gibi kokmuyordu. Hem ölümden kurtuldu hem de Ruslardan yardım alınarak CIA'nın gizli operasyonu ortaya çıkarıldı.

HAMAS LİDERİNE SUİKAST
Zehirli suikast işine MOSSAD'ın da girmesi fazla gecikmedi. Hamas Lideri Meşal'in öldürülmesine karar verildi. Sahte pasaportlu MOSSAD ajanlarına zehirli sprey kutuları verildi. Üç MOSSAD ajanı Meşal'i takibe başladı. Bir gölge gibi arkasındaydılar, peşini hiç bırakmıyorlardı.
Bir gün Meşal, Hamas merkezinin önüne arabayla geldi, iner inmez yanına yaklaşan MOSSAD ajanlarından biri sol kulağına spreyi sıktı. Ölmek üzere olan Meşal hastaneye zor yetiştirildi; sonra Amerika'nın da karıştırıldığı bir uluslararası diplomasi skandalına yol açtı bu suikast girişimi.
Örnekleri çok detaylandırarak anlatmayı sürdürebilirim, ama sanırım yapmak istediğim vurgulama yeterince anlaşılmıştır. Zehirle suikast gizli servislerde bu kadar yaygınlaşmışken biz Özal'ın da böyle bir suikasta kurban gittiğini neden düşünmeyelim ki. Bizdeki uzmanlar sadece belli maddelere konsantre olduğundan bakmak akıllarına gelmeyen başka zehirler başarıyla kullanılmış olamaz mı?
Kalp krizi süsü veren ve kalıcı zehir izi bulunmayan Rus istihbaratının kullandığı zehirler akla geliyor mesela. Suikastın uzmanı, bunların izinin nasıl sürüleceğini de biliyordur mutlaka.
Özal incelemesinde bence uluslararası yardım mutlaka alınmalıydı; istenseydi bu yardım Ruslardan kolaylıkla alınabilirdi.

ŞÜPHE NEDEN BİTMİYOR?
Bütün bu süreçte asıl vahim olan noktayı da unutmayalım. Özal'ın öldürülmüş olacağına inananların sayısı çok fazla ve bu kuşku bir türlü ortadan kalkmıyor. Bunun neden böyle olduğunun mutlaka incelenmesi gerekiyor.
Başta biz vatandaşlar, eskinin Türk derin devletinin bu tür kötülükleri yapabileceğine kesinlikle inanmış durumdayız. Bu inanç nedeniyle resmisiyle, deriniyle bir dönemde devlete karşı inanç ve saygı tamamen ortadan kalkmıştı.
AK Parti'nin eski yapıları tasfiye etmekte bu kadar az zorlanması ve vesayet sistemi denilen sistemi bu kadar kolay yıkabilmesinde vatandaşların tavrının da rolü büyük olmalı. Ayrıca hemen herkes Özal'ın o dönemde Kürt meselesiyle ilgili hayli radikal olan bir adım atmaya hazırlandığını biliyor.
Hepimizin kafasında Kürt sorunuyla ilgili yaratıcı, radikal çözümler önerilmesinin devlet içinde sıkıntılar ve tepkiler yaratacağı yolunda kuşkular ve korkular var. İşte bu korkuların temelinde, Özal'a bu yüzden suikast yapılmış olması şüphesi yatıyor ve bu şüphe de hiçbir zaman ortadan kolayca kalkmaz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder