11 Aralık 2014 Perşembe

İkinci Çeçen Savaşı ve Çeçenlerin Dramı

Altınoluk Dergisi Arşiv



Beytullah Demircioğlu1999 - Kasim, Sayı: 165, Sayfa: 011

Yüzyıllar boyu savaşlara ve istilâlara sahne olmuş Kafkasya'da dram ve acı bir türlü bitmiyor. Çeçen komutan Şamil Basayev ile Ürdün asıllı yardımcısı Hattab'ın Dağıstan'da başlattıkları bağımsızlık mücadelesinin, 1994-96'daki gibi bir Çeçen-Rus savaşına dönüşmesinden sonra Kafkasya yeniden ateş çemberi içerisine girmiş bulunuyor.

Dağıstan'da savaşan mücahitleri çok başarılı bir propaganda sayesinde "vahhabi, terörist" diye dünyaya takdim eden Rusya, yüzyıllar boyu yaptığı gibi yine zulüm ve vahşet örneklerini bütün fütursuzluğuyla Çeçenya'da sergilerken Çeçenler direnmeye çalışıyor.

Çeçen mücahitlerin Dağıstan'a sızmasını önleme gerekçesine sığınarak Çeçenistan'ı ablukaya alan Rusya ilk günlerde hava bombardımanına tuttuğu Çeçen topraklarına daha sonra kara güçlerini de sokarak 1994'de yaşanan insanlık dramı sahnelerinin bir kez daha yaşanmasına neden oluyor. Çeçen mücahitlere diş geçiremeyen Rus askerlerinin hedefi yine masum insanlar, kadınlar ve yaşlılar. Çeçen yerleşim birimlerinin Rus uçak ve tanklarının hedefi olması yüzünden yüzlerce masum insan ölürken binlercesi de yine yollara dökülmüş durumda. 100 bin Dağıstan ve Çeçenin yerlerini terk etmek zorunda kaldıkları gelen haberler arasında.

Kafkaslar'da bu denli ciddi bir dram yaşanmasına mukabil gerek batı ve gerekse İslâm dünyasının, 1994-1996 Çeçen-Rus savaşındakinin aksine olan bitene karşı duyarsızlığı oldukça dikkat çekiyor. Hatta Türkiye'deki kimi yayın organları Moskova'nın resmi ağzıyla, Kafkaslardaki direnişe çamur atma cüretinde bulunabiliyor.

Hiç kuşkusuz Rus istihbaratının çeçen mücahitleri "vahhabi, terörist" olarak yansıtmasındaki başarısının yanı sıra başta ABD olmak üzere Batı dünyasının Kafkasları tamamen Ruslara bırakmayı kabul eden politikaları bu duyarsızlığın en önem- li nedenleri arasında gösteriliyor. Çeçen komutanlardan Hattab'ın dediği gibi "ABD, Kafkasya'ya karışmayacak, Ruslar da Balkanlar'da ABD'ye sorun çıkarmayacak".

Türkiye için hayati öneme sahip Kafkaslar'da cereyan eden bu savaşa Ankara'nın tepkisizliğinden öte Çeçenleri gözden çıkaran tavrı dikkat çekiyor. Kasım ayının ilk haftasında Rusya'ya gerçekleştireceği ziyaret öncesi Başbakan Ecevit'in Ruslara gönderdiği mektupta "Türkiye'nin terörizmden çok çektiği, bu nedenle terör eylemlerini desteklemesinin söz konusu olamayacağı" tarzındaki Çeçen direnişçilerini terörist olarak gösteren imalı açıklamaları Türkiye'nin Kafkasları ve Çeçenleri gözden çıkardığının göstergesi olarak algılanıyor.

Savaşı Başlatan Çeçenler mi?

Rus yönetimine göre Kafkaslarda bugünkü gerginliğin tek nedeni Çeçenler. Basayev ve yardımcısı Hattab'ın Dağıstan topraklarına girerek bağımsızlık ilânı Kafkaslarda günden güne büyüyen ateş çemberinin ilk kıvılcımı olmuştu. Rusya yönetimi bu görüşünü yoğun propaganda ve batılı yayın organların yardımıyla dünya kamuoyuna yaymayı başardı. Oysa hadiseler Rusya'nın gösterdiği gibi Çeçenlerin, Dağıstan topraklarına girmesiyle bir anda patlak vermiş değil. Bugün gelinen nokta 1996'da Çeçenlerin Rusları dize getirdiği savaştan bu yana Moskova yönetiminin izlediği baskıcı politikalarının kaçınılmaz bir sonucu. Böyle bir durumun bir gün mutlaka ortaya çıkacağı zaten bekleniyordu.

Bağımsız, hele islâmî bir kimliğe bürünmüş Çeçenistan'ın Dağıstan başta olmak üzere diğer Kafkas halklarına örnek olacağı endişesini sürekli taşıyan Moskova yönetimi, Çeçenistan'ı ekonomik ve siyasi açıdan sürekli abluka altında tutarken Dağıstan ve diğer özerk bölgelerde müthiş bir baskı politikasını devreye sokmuştu. Çünkü Ruslara göre Çeçenistan'dan sonra Dağıstan'ın da kaybedilmesi Kafkasların kaybedilmesi anlamına geliyordu.

Bu kaygılar içindeki Moskova yönetimi özellikle Dağıstan üzerinde sürdürdüğü baskılarını zamanla Dağıstan köylerinde şiddete dönüştürdü. Terörist diye suçlayarak öldürdüğü ve tutukladığı Dağıstanlıların sayısı her geçen gün artınca müslüman halk özellikle Çeçen komutan Şamil Basayev'den yardım talebinde bulundu. Bu talep doğrultusunda Şamil Basayev ve bir grup Çeçen mücahit Dağıstan topraklarına girerek bölgede bulunan Ruslara karşı savaşmaya başladılar. Rus birlikleri Çeçen mücahitler karşısında zayiat vermeye ve pek çok bölgeden çekilmeye başlayınca Rusya içerisinde bombalama hadiseleri patlak vermeye başladı. Yüzlerce insanın ölümüne neden olan patlamaların ardı arkası kesilmedi. Bir hafta içerisinde tam dört ayrı yerde meydana gelen patlamalar sonucu 300 sivil öldü. Bir anda tüm dünyanın dikkatinin Rusya'ya yönelmesine neden olan bu patlamaların sorumluları Rus yönetimine göre "Vahhabi Çeçenlerdi." Yoğun bir propaganda başlatan Rus yönetimi Çeçen mücahitleri "masum insanları katleden acımasız teröristler" olarak göstermeye başladı. Rus yönetimi bu iddialarına bir de "Bin Ladin'den maddi destek alıyorlar" iddiasını ekleyince Çeçen aleyhtarı bir kamuoyu oluşturma çabasında önemli bir başarı elde etti. Moskova'nın Çeçen aleyhtarı propagandasına rağmen Rusya'daki pek çok yayın organı ve siyasi çevreler patlamaların arkasında Yeltsin yönetiminin bulunduğunu açık açık ifade ettiler. Rusya'nın önde gelen gazetelerindenMoskovski KomsomoletsMoskova'daki patlamaların Kremlin'de hazırlandığını ve amacın da Rus milliyetçiliğini azdırmak olduğunu günlerce dile getirdi.

Bu patlamaların ardından gerçektende Rus milliyetçiliğinin önemli ölçüde arttığı yapılan kamuoyu araştırmalarına yansıdı. Çeçenistan'a yapılacak bir operasyona onay verenlerin Rusların sayısı hızla yükseldi. Dünya kamuoyu Çeçenlerin birer "vahhabi terörist" oldukları yönünde yeteri derecede ikna edilince Çeçenistan'ı kuşatma operasyonu başlatıldı.

Yazımızı kaleme aldığımız sırada Ruslar, akıl almaz bir güç ile Çeçenistan'a girmelerine mukabil Çeçen mücahitlere karşı tam bir üstünlük sağlayabilmiş değildiler. Şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki Ruslar geçici bir süre üstünlük sağlasa bile askeri teçhizat ve güç açısından geçmişe göre çok daha kuvvetli olan Çeçenleri tamamen sindirmeleri çok zor. Çeçenlerin bütün Kafkasya'yı ateşleyebilecek inançları, kolayca yılmak bilmeyen toplumsal yapıları göz önüne alındığında Rusların Çeçenistan'da ve dolayısıyla Kafkaslar'da işinin hiç de kolay olmadığını söylemek mümkün.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder